Habertürk yazarlarından Kerem Akça Cosmopolis filmini kaleme almış.
FİLMİN NOTU: 7
Martin Scorsese’nin “Taksi Şoförü”nde bir taksiyi şehir hayatının tabanına yerleştirerek oradan bütün çarpıklıklara bakış atmayı kafasına takan, Travis Bickle adlı bir de modern kötü adam yaratan bir yön izlediğini biliriz. Cronenberg de burada Packer adlı milyarder bir iş adamının izini sürüp oradaki ‘sınıfsal dip’ durumunu ‘yukarı’ya çekerken, taksi imgesini de limuzinin genişliği, konformistliği ve sterilliği ile değiştiriyor. Böylece ‘zengin sınıf’a mensup, narsist ve sevgisiz bir kan emicinin gözünden New York metropolüne bakan, buradan da seksi, şiddeti ve sosyopolitik yozlaşmaları inceleyen bir ‘modern/postmodern suç filmi’ne açılıyor. “Cosmopolis” adının ‘çok ulusluluk’ anlamıyla da bu derinlik artarken, büyük oranda Cronenberg’in Fassbinder’in tiyatro estetiğini kullanan ‘aşırı yapay’lık odaklı görselliği ile senaryonun hesaplı diyalog aritmetiğiyle dikkat çeken bir eser izliyoruz. İnsanoğlunun varlığının devam edip bilgisayar teknolojisinin ortadan kalkacağını iddia eden film, büyük oranda şehir hayatındaki tek günlük kargaşanın etkileri üzerine ‘kuş bakışı’ bir yorum sunuyor. Adına atıfta bulunurcasına ‘ultra kapitalist bir bina’nın tuğlalarını bir bir sıralarken kıyametin varlığıyla gelebilecek insani ya da sınıfsal hastalıklara tedavi arıyor.
Haberin Tamamını Görüntülemek için Başlığı Tıklayınız
Kim Ne Demiş???