Şafak Vakti – Bölüm 2 Eleştiri Yazıları

Habertürk

Vampir filminin kalıplarını değiştirerek yepyeni bir model oluşturan ‘postmodern fantastik-korku-gençlik filmi klasiği’ “Alacakaranlık”, 2012’de gelen beşinci filmiyle bunun üzerine eklemeler yapmayı sürdürüyor. Serinin en iyi üçüncü halkası olarak anılabilecek “Alacakaranlık Efsanesi: Şafak Vakti – Bölüm 2”, özellikle ‘fantezi-epik’ türünde görülebilecek destansı finalleri hatırlatan son sekansıyla kitlesini de, karakterlerini de, ırklarını da, alanını da fazlasıyla doyuruyor. Bella’nın merakla beklenen vampirleşme ve kızının ‘yarı insan yarı vampir’ bir ‘Bladella’ya dönüşme süreçleri ise aslında bir ‘spin-off’un (öne çıkmayan karakter üzerine yaratılan bir başka film) habercisi oluyor. Yarın vizyona girecek bu sonuncu ‘Alacakaranlık’ filmi, markasının dönüştürücü etiketini daha da kalıcı hale getirecek gibi.

Haberin Tamamını Görüntülemek için Başlığı Tıklayınız

Alacakaranlık Efsanesi: Şafak Vakti – Bölüm 2’nin Yapım Notları

Alacakaranlık Efsanesi’nin çok büyük merakla beklenen, Oscarlı yönetmen Bill Condon tarafından yönetilen Alacakaranlık Efsanesi: Şafak Vakti – Bölüm 2, milyonları büyüleyen bu romantik destanın tüm sırlarını ve gizemini açıklığa kavuşturuyor.

Alacakaranlık Efsanesi: Şafak Vakti – Bölüm 2’de Bella (Kristen Stewart) dönüşüm geçirmiş halde gözlerini acar – o artık bir anne ve sonunda…bir vampirdir. Eşi Edward (Robert Pattinson) onun güzelliği, hızı, alışılmadık otokontrolü karşısında adeta büyülenmiştir. Yeniden doğan Bella kendisini hiç daha canlı hissetmemiştir ve en iyi arkadaşı Jacob Black (Taylor Lautner), Bella ve Edward’ın sıradışı kızları Renesmee (Mackenzie Foy) ile mühürlenmiştir. Bu kadar az rastlanır bir türün aileye katılımı onları güçlendirse de, bir sure sonra hepsini tehlikeye atabilecek güçleri ateşlendirmiş olur.

Haberin Tamamını Görüntülemek için Başlığı Tıklayınız

Bodakedi: Robert Pattinson Onlardan Sorulur!

Bodakedi.com (Kayıp Paylaşımlar Koleksiyoncusu)‘dan Serkan Murat KIRIKCI benden önce Alice ile röportaj yaptı. Sıramı kaptırmış olsam bile bir gün bende röportaj yapacağım.

Sizleri yapılan röportaj ile başbaşa bırakıyorum.

Kpk olarak içeriğimizde yer alan herşeye dair haberleri ilk duyuran olmak istiyoruz hep… Bunun için çabalıyoruz, farkettiğiniz üzere klipleri, haberleri, fragmanları sektörün önemli sitelerinden de önce veriyoruz… Bir tek istisna dışında… Aslında onlardan haberdar değildim, yayında 3.5 yılı geride bırakmışlar ama yolumuzun kesişmesi uzun zaman aldı… Google Alert’in bunda payı büyük elbette… Yayında beş yılı geride bırakmak üzere olan blog olarak içeriğin çalınmasına alışmışken, kaynak göstererek alıntı yapmalarıyla tanıdım onları… Çok profesyonel görünen ama amatör duygularını koruyan bir site olmaları dikkatimi çekince, sizinde dikkatinizi çeksin istedim…

Sürekli güncellemeleriyle fan siteleri arasında zor bir işi başaran, sosyal medyada da aynı özeni gösteren “robertpattinson-tr.com”, siteler için en zor işlerden biri olan ücretli üyelik sistemini de hayata geçirebilmiş ender sitelerden biri olarak göze çarpıyor. Sitenin admini sevgili Alice ile sitenin kuruluş ve ilerleme macerasını konuştuk…

Robert Werner Herzog’un “Queen of the Desert” Filminde Oynayacak

Rob’dan yeni bir film haberi daha geldi.

Dün açıklanan filme bugün sinema siteleri ilgi gösterdi.

Haberin Tamamını Görüntülemek için Başlığı Tıklayınız

Cosmopolis Eleştiri Yazıları

Malum Cosmopolis bugün vizyona girdi ve bir çok site film hakkındaki yazısını paylaşacak. Bizde yazıları bu başlık altında toplayacağız.

Radikal ; (Güzel bir eleştiri yapılmış)

‘Das kapitalist’…

David Cronenberg, Don DiCillo’nun romanından uyarladığı ‘Cosmopolis’te, ‘genç bir kapitalistin acıları’nı anlatıyor. Film, içinde bulunduğumuz gidişatın yarattığı bireyin psikolojine ilişkin bir metin sayılabilir

Modern sinemanın az sayıdaki psikanaliz uzmanlarından biri olarak David Cronenberg, ruh kadar bedene de önem vehmetmesiyle tanınır. Lakin onun meseleye yaklaşımında, örneğin ‘Rabid’, ‘The Fly’ ya da ‘Naked Lunch’ gibi yapıtları göz önünde tutulursa, ‘ruh ve beden’ bildiğimiz formların ötesindedir. 1943 doğumlu büyük usta, son dönem yapıtları ‘Şiddetin Tarihçesi’, ‘Şark Vaatleri’ ya da ‘Tehlikeli İlişki’ye bakıldığında ise fantezinin dışarıda tutulduğu, güncel sosyal meselelerle en temel insanlık durumlarının öne çıktığı hikâyelerle seyircisinin karşısına çıkmıştı. İlk olarak bu yılki Cannes’da gösterilen ‘Cosmopolis’ ise yönetmenin son dönem yapıtlarına yakın durmakla beraber ilk dönemdeki sadeliğinden ve tuhaf atmosferli bakış açısından da izler taşıyor.

Haberin Tamamını Görüntülemek için Başlığı Tıklayınız