Ayın Dizeleri: Cahit Sıtkı Tarancı
İçeriği sadece premium üyeler görebilmektedir. Lütfen kayıt olunuz. Eğer kayıtlı bir kullanıcı iseniz, lütfen giriş yapınız.
|
|||||
Ayın Dizeleri: Cahit Sıtkı Tarancıİçeriği sadece premium üyeler görebilmektedir. Lütfen kayıt olunuz. Eğer kayıtlı bir kullanıcı iseniz, lütfen giriş yapınız. 9 yorum alan yazıAyın Dizeleri: Cahit Sıtkı TarancıYorum yazmak için giriş yapmalısınız. |
|||||
122sorgu.0,867saniye. |
35 YAŞ ŞİİRİ
Yaş otuz beş yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var
Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz
Ya gözler altındaki mor halkalar
Neden öyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayâl meyâl şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir,
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç fark ettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar
Nerden çıktı bu cenaze Ölen kim
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar.
Neylersin ölüm herkesin başında,
Uyudun uyanamadın olacak.
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misâli o musalla taşında.
CAHİT SITKI TARANCI
Yorgunsun,uzaklardan gelmişsin;
Yitirmişsin neyin varsa birer birer.
Bir sağlık,bir sevinç,bir umut…
Onlar da neredeyse gitti gider.
Dost bildiğin insanların yüzleri
Aynalar gibi kapkara.
Suyu mu çekilmiş bulutların?
Dönmüşsün kuruyan ırmaklara.
Taşlara düşen saat gibi,
Ne artı, ne eksi.
Bir sağlık,bir sevinç,bir umut
Hikaye hepsi. CAHİT SITKI TARANCI
DESEM Kİ
Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini
Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm
Sende tattım yemişlerin cümlesini
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin.
Desem ki…
İnan bana sevgilim inan
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgarla nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi fark edemezsen
Rüzgarların nehirlerin kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme müsterih ol
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
CAHİT SITKI TARANCI
GİDİYORUM
Çölde bir yolcu gibi yalnızlığım içinde
Kavrulup gidiyorum.
Serseri bir rüzgar gibi hep ganimet peşinde
Savrulup gidiyorum
Serçe kadar pervasız, bir günden ötekine
Atlayıp gidiyorum.
Bütün kumaşlarını açtığım gibi yine
Katlayıp gidiyorum.
Bir kış güneşi gibi ben keyfimin esiri
Görünüp gidiyorum.
Ne belli yerim var, ne de sevdiğim biri
Sürünüp gidiyorum.
CAHİT SITKI TARANCI
Cahit Sıtkı değerli bir sanatkardır edebiyatımızda. Fakat sevdiğim sayılı şiiri vardır, hani şunları ezberlesem dediğim. Onlardan birisi de “İnsan Hıçkırıkları”dır.
İnsan Hıçkırıkları
Geceyle bir durgunluk oldu suda
Balıklar yosunlar gibi uykuda
Dallarda rüzgar hışırtısı dindi
Bütün kuşlar yuvalarında şimdi
Korkusuyla başbaşa kaldı çiçek
Artık emniyette hem fil hem böcek
Yarab ! semada yıldız yerde kabir
Herşey bahtınca huzur içindedir
Ürperten bu sakin karıncaları
Baştan başa insan hıçkırıkları
YÜREK
Yumruk biçiminde bir şey
Kan kırmızı et parçası
Gümbür gümbür atar durur
Göğsümün sol tarafında
Hayat, aşk, iyilik, cesaret
Ne varsa bu yürektedir
Bu yürek durmayagörsün
Kodunsa bul dünyaları
Yüreğim benim bir tanem
Velinimetim, efendim
Durma, çarp, vur, ses ver aman
Aşık kulağım sendedir.
CAHİT SITKI TARANCI
HEPİMİZE DAİR
Yalnız kendi başın mı dertli sanırsın
Gölgesi yeryüzünde avare insan?
Taş da istemezdi yosun tuttuğunu;
Solmakta her çiçek kokusu uçunca.
Tasadır ağaca rüzgârda yaprağı;
Her kuş yanar az çok ölen yavrusuna;
Sivrisinek de halinden memnun değil;
Vızıltısı şikâyet makamındadır.
CAHİT SITKI TARANCI
YALNIZLIK MACERASI
Öyle yalnız kaldım ki hayatımda
Kimi gün öldüm kimi gün ilâh oldum.
Çok zaman annemin dizlerine hasret,
Koydum başımı kendi dizlerime
Doya doya ağladım.
Paylaşırsa dost paylaşırmış
İnsanın derdini sevincini
Dost ümidiyle ortalığa düşmeye gör
Hangi kapıyı çalsan kimseler yok.
Hangi omuza dokunsam yabancı çıkar.
Âşık mı olmadım tapınırcasına
Bir Mecnun geçti o çöllerden bir de ben
Diş mi çektirmedim âlemde Kerem gibi
Ferhat gibi gürz mü sallamadım dağlara
Ne Leylâ yâr oldu bana ne Aslı ne Şirin
O gün bugün sırtımı kendim sıvazlıyorum
Sabahları sokağa çıkmadan evvel
Cesaret şairim, cesaret.
Kendi saçlarımı okşuyorum geceleri
Sevgilimin saçları niyetine
CAHİT SITKI TARANCI
Gün Eksilmesin Penceremden
Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki:
– Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!
Cahit Sıtkı Tarancı